İstanbul’dan Yalova’ya taşındım. İlk izlenimlerim neler?

Geçen yıl, genel seçimlerin hemen ardından, anî bir kararla Yalova’ya taşınmaya karar verdim. Benim için o dönem yalnızca ‘duygusal’ nedenlere dayanan bu karar, zaman içerisinde hayatımı ciddi anlamda etkilediği için ziyadesiyle önem kazandı. Hiç gitmediğim, adını bile nadir duyduğum bir şehre taşınma kararı almış olmam, şu an düşündüğümde ‘çılgınca’ bir yaklaşım olsa da o dönem her şeyin son derece olağan olduğu kanaatindeydim. Bu blog yazımda, aldığım taşınma kararını ve aklımda kalan detayları not alacağım.

Dipnot: Yazımda “bizimkiler” olarak aktaracağım, bu sürece ve hayatımın birçok noktasına büyük bir özveriyle dokunan kimseler; senelerdir tanıyıp abim/ablam olarak nitelendirdiğim dostlarımdır. Anlam karmaşası ile karşılaşmamak adına bu detayı belirtmem gerekirdi.

Yalova’dan önceki yaşamım nasıldı?

Yalova’ya taşınmadan önce, yaşamımı Maltepe’de idame ettiriyordum. Suadiye’deki ablamlara çok yakın olan küçük evim, benim için son derece yeterliydi. Üstelik Marmaray’a 1 – 2 dakika, denize ve AVM’lere 5 dakikalık bir mesafedeydi -ki gün batımını izleyebileceğiniz bir deniz manzaram dahi vardı. Fakat ben, İstanbul’da yaşamayı sevemedim. “Biraz dinleneyim” deyip evimin çevresinde de gezinsem, hemen yakınımdaki sahile de gitsem beni dinlendirecek ölçüde yalnız kalabileceğim bir ortam bulamıyordum. Öncesinde rahatlıkla yalnız kalabilen birisi olduğumdan yaşadığım bu değişim, uzun vadede bünyemde büyük bir yorgunluğa zemin hazırladı. Öyle ki kendimi ‘dinlenmiş’ hissedebildiğim tek zaman dilimi, her cumartesi gecesi meyhanede geçirdiğim saatlerdi.

Hazır dinlenebildiğim zaman diliminden bahsetmişken, İstanbul’da boş zamanlarımda yerine getirdiğim bazı temel aktiviteleri de not düşmek istiyorum;

  • Bizimkilerle vakit geçirmek (en güzel ve özel aktivitem bu idi),
  • Süreyya Plajı içerisinde bulunan Penguen Kitabevi’nin cafe bölümünde çalışmak,
  • Evimin yakınındaki AVM’lerde (Piazza, Maltepe Park ve İSTMarina) çılgınlar gibi alışveriş yapmak (dinlenemiyor oluşumu bu şekilde telafi etmeye çalıştığıma inanamıyorum),
  • Maltepe sahilinde adımlamak ve/veya bisiklet kullanmak,
  • Kadıköy meyhanelerinde vakit geçirmek.

Birazdan, bu alışkanlıklarımın Yalova’da nasıl değiştiğini de ele alacağım.

Yalova’ya neden taşındım?

Açıkçası, Yalova’ya taşınmamda ilk etapta mantıkî bir gerekçe yoktu. Yaklaşımım son derece duygusal temellere dayanıyor olsa da mantıklı bir karar verdiğimi, süreç başladıktan sonra fark edecektim. Bizimkiler evlendikten sonra, Yalova’ya taşınma kararı aldılar. Bu süreçte hem onları yalnız bırakmak istemediğim hem de sonrasında onlardan çok uzak kalmak fikrinden hoşlanmadığım için taşınma düşüncesi zihnimde canlanmaya başladı. Bu düşüncemi bizimkilerle paylaştığımda ise süreç benden çıkıp ortak bir heyecana dönüştü ve onların da desteğiyle birlikte her şey netlik kazandı.

Taşınma süreci…

Şahsım adına taşınma süreci, fizikî açıdan olmasa da mental açıdan son derece yorucuydu. Bazı gerekçelerden ötürü acele etmem gerektiğinden yalnızca 2 haftalık bir sürece; bulunduğum evin tahliyesi, yeni evin bulunması ve sözleşmesinin imzalanması ile nakliyat işlerini sığdırmıştım. Açıkça belirtmek isterim ki bizimkiler bu sürecin tüm yükünü paylaşıp (hatta büyük oranda üzerimden alıp) bana her anlamda destek oldular. Hatta benim yerime kiralık evleri gezip -tüm işlerine rağmen- ev seçimi konusunda bile bana tavsiyelerde bulundular. Sonuç itibarıyla, onlar sayesinde hiç bilmediğim bir şehre ‘kira sözleşmesi’ imzalamak üzere ilk defa geldim, taşındım. Bu nedenle, süreç üzerinde fazla durmak yerine onlara duyduğum minnettarlığı ifade edip geçmek istiyorum.

Yalova’daki evler ile İstanbul’daki evler arasındaki temel farklar

Hazır taşınmaktan bahsetmişken, iki şehir arasındaki ‘konut’ farklılıklarını ele almam gerekir. Bu nedenle bazı temel kriterler açısından değerlendirme yapmak istiyorum. Bu kriterler;

  1. Kira: Açıkçası, ülkemizin ekonomik koşulları gereği İstanbul’a nazaran farklı bir kira ile karşı karşıya kalmadım. Fakat İstanbul’da 1+1 daireye ödediğim kira tutarını Yalova’daki 2+1, dublex, 190m2 ve teraslı bir eve ödemekteydim. Özellikle boyut anlamında iki şehrin konutları arasında büyük bir farklılık var lakin buradaki evlerin genellikle büyük olduğunu ifade etmem gerekir. (Bu arada, Yalova’daki 2. evimde yaşıyorum, burada 3+1 dairede yaşıyor olmama rağmen diğerine yakın bir kira ödemesi yapıyorum. Dolayısıyla, özellikle aileler için son derece avantajlı bir kent)
  2. Aidat: İstanbul’da 20 katlı bir rezidansta yaşıyordum, aidatı mukayese etmem ne kadar doğru bilmiyorum fakat cebimi etkilediği için aktarmam gerektiği kanaatindeyim. İstanbul’daki evimde aidat ve ortak giderlere toplamda aylık 7 bin TL‘yi bulan bir ücret ödüyorken Yalova’da ödediğim tek tutar 150 TL. Kent genelinde de aidatlar çok yüksek değil. Bu, sabit giderler açısından büyük bir avantaj.
  3. Komşuluk ilişkileri: Bu, yaşadığınız çevreye bağlı olsa da İstanbul’da daha izole bir yaşamın söz konusu olduğu, herkesçe bilinen bir gerçek. Yalova’da ise komşuluk ilişkileri ve -belirli oranda- mahalle kültürü daha yaygın durumda. Açıkçası benim gibi bireyselliğe daha sıcak bakan birisiyseniz bazı noktalardaki doğal samimiyetten pek hoşlanmasanız da çok rahatsız edici olmadığını ifade edebilirim.
  4. Bahçe: İstanbul’un birçok semtinde ‘bahçe’ ve ‘yeşil alan’ kavramları yalnızca park ve ormanlara sıkışmış durumda. Yalova’da ise merkezî konumlar haricinde genellikle bahçeli konutlar görebileceğinizi ifade edebilirim. Bu durum, benim ziyadesiyle hoşuma gidiyor -ki Yalova’daki 2 evim de güzel birer bahçeye sahipti.

Kentler arası farklılıklar

Her iki şehirde de yaşayan birisi olarak iki kent arasındaki birçok farklılığı yakından gözlemleme şansı edindim. Bu farklılıkları, kısaca ele alacağım;

Dipnot: Öncelikle, şunun farkında olalım ki şu anda metropol ile küçük bir kenti kıyaslıyoruz. Takdir edersiniz ki çok çok ciddi farklılıklar olacaktır. Bu kısmı kaleme alma sebebim, şahsımın en çok dikkatini çeken temel detayları aktarma arzum.

  1. Şehir: Yalova, oldukça küçük bir şehir. Bu nedenle sağlıktan eğlenceye, yeme – içmeden alışverişe birçok imkan çok daha sınırlı. Bu nedenle, özellikle AVM’leri hiç sevemediğimi ifade edebilirim.
  2. Ulaşım: İstanbul’da; metro, marmaray, metrobüs ve İETT ile birlikte birçok farklı ulaşım aracı bulunuyor. Yalova’da ise sadece minibüs ve az sayıda hatta hizmet veren otobüs (nasıl kullanıldığını henüz bilmiyorum) seferleri bulunuyor. Şehrin taksi sayısı yeterli olduğundan İstanbul’daki gibi sorun yaşamıyorsunuz lakin taksi fiyatları, İstanbul’a nazaran çok yüksek. Öyle ki en son açılış ücreti 40 TL, indi – bindi 80 TL idi. Eminim -ülkedeki diğer her şey- gibi bu fiyatlarda da artışa gidilmiştir yakın zamanda.
  3. Fiyatlar: Yalova, İstanbul’a nazaran oldukça uygun bir şehir. Bu kıyaslamayı en net yapabildiğim yer meyhane oldu zira İstanbul’da 2.500 TL – 3.000 TL hesap ödediğim masaya Yalova’da ortalama 1500 TL ödeyebiliyorum. Bu, çok ciddi bir farklılık. Yeme – içme sektörü başta olmak üzere diğer birçok yerel hizmetin de son derece avantajlı olduğunu belirtebilirim.
  4. Kitle: Yalova’nın özellikle çevre ilçelerinde büyük oranda “CHP fönülü teyzeler” olarak nitelendirdiğim cumhuriyet kadınları ve benzer görüşe sahip insanlar yaşıyorlar. Ayrıca, şehrin birçok noktasında da Atatürk detaylarının özenle konumlandırıldığını görebiliyorum. Burada yaşayan insanların çoğunun kültürlü, Cumhuriyetimizi ve Atatürk’ü anlayıp değer veren kimseler olduklarını gözlemliyorum.
  5. Sosyal imkanlar: Yalova’nın birçok sahili, denize girmeyi mümkün hâle getiriyor. Ayrıca, birçok sahil konumunda da -nispeten- yalnız kalabildiğinizi ve “dinlenebildiğinizi” belirtebilirim. Deniz turizminin, meyhane ve gece kültürünün özellikle yaz aylarında çok aktif olması itibarıyla oldukça keyifli bir yaşam sürdürebiliyorsunuz.

Peki, eğitim ve/veya iş?

Yalova’nın en büyük avantajı, İstanbul’a çok yakın olması. Şehirler arası düzenlenen feribot seferleri sayesinde hem Anadolu hem de Avrupa yakasına rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Hatta birçok konuma İstanbul’da yaşayan insanlardan daha hızlı ulaşabildiğimi söyleyebilirim, zira İstanbul’da şehir içi ulaşım oldukça zorken burada tek seferde iki yakaya da gidebiliyorsunuz. Ulaşımdaki bu avantajın farkında olan ve öğrenimini İstanbul’da idame ettiren birisi olarak sorun yaşamadığımı söyleyebilirim. Açıkçası İstanbul’da yaşarken Pendik’e yarım saatte gidip buradan minibüsle okula geçiyordum, Yalova’da ise 45 dakikada Pendik’e ulaşıp yine aynı konumdan minibüse biniyorum. Aradaki “15 dakikalık” sürecin tolere edilebileceği kanaatindeyim 🙂

Çalıştığım şirketin remote çalışma düzenine sahip olması itibarıyla iş anlamında da sorun yaşamadım. Feribotun çalışma saatleriyle uyumlu olduğu sürece ofis çalışmasının da sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum. Fakat tecrübe etmediğim için bu konuda yorum yapmam zor.

Dipnot: Feribot seferlerinden bahsetmişken, küçük ama önemli bir detaydan bahsetmek istiyorum. Olumsuz hava koşulları, Yalova-İstanbul seferlerini boğaz seferlerine nazaran çok daha nadir etkiliyor. Bu nedenle bir kış içerisinde en fazla bir – iki kez sorun yaşayacağınızı söyleyebilirim.

Yalova’daki yaşamım hakkındaki son değerlendirmelerim

Tüm artı ve eksileriyle, Yalova’da yaklaşık 9 aylık bir süreci devirmiş bulunmaktayım. Geriye dönüp baktığımda söylediğim tek şey “iyi ki..” oluyor. Artık daha sessiz, yalnız, düzenli ve huzurlu bir yaşama sahibim. Canım sıkıldığımda en kötü ihtimalle evimin çevresinde birkaç adım atıyor, rahatlıyorum. Ayrıca, canım sıkıldığında veyahut ihtiyaç duyduğumda kolaylıkla İstanbul’a ulaşabiliyorum -ki okulum sebebiyle sık sık gidip geldiğimi de belirttim.

Dipnot: Yazıda belirli noktalarda değindim fakat detaylandırmadım(*), Yalova’da 2. evimdeyim. Belki bi’ ara üzerine konuşuruz tekrar. 🙂

(*): Üşendiğim gerekçesiyle 🙂

Ben, yanımda sevdiklerim olduğu için Yalova’ya taşınmak ve buraya alışmak konusunda çok ciddi sorunlar yaşamadım. Olmasa bile, burada yaşamanın birçok şeye değeceği kanaatindeyim 🙂

Yorum yapın